Geleneksel Çin tıbbının en az 3000 yıllık bir geçmişi vardır. Milattan önce 1000 yıllarında Shang hanedanı zamanının arkeolojik bulguları arasında akupunktur iğnelerine rastlanmıştır. Han hanedanı (M.Ö 206 ve MS 220) zamanında akupunkturun teorik ve pratik temelleri iyice belirlenmiştir. Milattan önce 4.yüzyıla kadar birçok kitaplar yazılmıştır. Bunlardan en önemlisi Sarı imparator Huang Di Nei Jing ve onun veziri arasında geçen konuşmalar tarzında kaleme alınan “Yellow Emperor’s Classic” adlı kitaptır. Kitap iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım basit sorular ve o soruların tartışılmasından oluşmaktadır. İkinci kısım ise ruhani boyutludur. Bu kısımda akupunktur üzerine yoğunlaşılmıştır. Akupunktur Çin de 600 yıllarına kadar bazı aileler aracılığı ile tatbik edilmiş, aileler onu bir sır olarak soydan soya nakletmişlerdir. Tang hanedanı zamanında tıp öğretiminde akupunktur öğretimi de başlamıştır. Bir Türk hekimi olan İbn-i Sina da 1100 yıllarında enerji kanalları veya meridyenlerden bahsetmiş, nabız muayenesi ile hastalıkların teferruatlı bir şekilde teşhis edilmelerini anlatmıştır.
Akupunkturun ilkel şekilleri birçok ülkede kullanılmaktadır. Eskimolar halen hastalıkların tedavisinde yontulmuş, keskinleştirilmiş taşlar kullanırlar, bazı Arap doktorlar özellikle kulakta olmak üzere bazı noktaları koterize ederler. Mısır da 3000 yıl öncesine ait yazılarda akupunktur sistemine benzer meridyenlerin tanımları vardır.
Batıya akupunkturun girişi 17.yy da Pekine gönderilen “Cizvit misyonerleri” aracılığı ile olmuştur. Akupunkturu 16.yy da Batı ya tanıtan ilk doktor Danimarkalı Willem Ten Ryhne’dır denilebilir. Lancet in 1823’te çıkan ilk sayısında akupunkturla ilgili bir makale de mevcuttur.
Batı da akupunkturun ilgi görmeye başladığı yıllarda Çin’de akupunktur yasaklanmıştır. 1822 yılında konulan bu yasak 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla kaldırılmıştır.1958 de ise Çin ile Batı tıbbı beraberce kullanmaya başlamış, akupunkturun etkinliğini ve etki mekanizmalarını anlamaya yönelik araştırma enstitüleri kurulmuştur.
Bir Fransız diplomat olan Georges Solie de Morant 1939 da Çin’de detaylı bir çalışma yapmış ve Fransızca akupunktur kitabı yazmıştır.
Akupunkturun Amerika’ya girmesi ise eski Amerika başkanlarından Nixon’un 1972 de Çin’e yaptığı gezide beraberindeki heyette bulunan New York Times gazetesi muhabiri James Raston’da apandisit gelişmesiyle başlamıştır. Gazeteci apandisit için ameliyata alınmış ameliyattan sonra ağrıları akupunkturla giderilmiştir. Bu olay Amerikan basınında günlerce yer almış ve bu sayede akupunktur Amerika ya girmiştir.
Türklerin akupunkturla tanışmaları bilindiğinden çok eskidir. Dahası akupunkturun bir Türk tedavi tarzı olduğunu iddia edenler de mevcuttur. İddianın sahiplerinden birisi Çin’den Türkiye’ye göç eden doktor Yakup Buğra Bey’dir. Yakup Bey, Sarı imparatorun kitabında yer alan insan resimlerinden saç bağlanış tarzının Çinlilerde olmadığını, Uygur Türklerinde olduğunu, MS 50 yıllarına ait, üzerinde akupunktur meridyenlerinin ve noktalarının bulunduğu bronz heykelin de Uygur Türklerine benzediğini söylemektedir. Hatta kazılarda bulunan Çin tarihçelerinin de bu gerçeği gizlice itiraf ettikleri bildirilmektedir.
Bizde akupunkturu yaklaşık yüz senedir geleneksel olarak uygulayan aileler vardır. Bu ailelerin çoğu doktor olmayan fertleri aracılığı ile uygulama yaptıklarından gizlice uygulamışlardır. Bu ailelerin bir kısmı tedavide altın iğneler kullanmakta iken bazılarının alelade iğneleri kullandıklarından bahsedilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu doktorlarının akupunkturu kullandığına ait bilgiler mevcuttur.
1960 da Kazan Türklerinden Dr. Kair Doy’un İstanbul’da ilk akupunktur polikliniğini kurmasından sonra, Dr. Mete Tan sağlık bakanı olarak 1978 de Çin’e gitmiş ve akupunkturla ilgili gözlemlerini yayınlamıştır. İlerleyen yıllarda bazı doktorların Uzak Doğu’ya gidip gelmeleri ardından kurdukları akupunktur muayenehaneleri akupunkturla toplumun tanışıklığını hızlandırmıştır. Fransa, Almanya, Avusturya, Çin, Sri Lanka, Japonya gibi ülkelerden akupunktur öğrenen tıp doktorları ülkemizde akupunkturun gelişmesine öncülük etmişlerdir. Nihayet Sağlık Bakanlığı konuya el atarak akupunkturun bilimsel bir tedavi metodu olup olmadığını anlamak üzere Birleşmiş Milletler aracılığı ile Çin’den iki akupunktur profesörü getirtmiştir. Çeşitli dallardan 11 uzman doktor üç ay süre ile kurs görmüşler, teorik ve pratik olarak devam eden bu kurslar boyunca akupunkturun etkinliğini tespit ederek bakanlığa bu yönde rapor vermişlerdir. Bu raporun da etkisi ile 1992 de akupunktur yönetmeliği çıkmış ve akupunktur ile tedavi yasal hale gelmiştir. Bu yasal hale geliş ile akupunktur eğitimi de gündeme gelmiş, yıllardır İstanbul da iki dernek tarafından yürütülen eğitim faaliyetlerini zabtı rapt altına almak için bakanlık akupunktur üst komisyonu oluşturarak faaliyete geçmiştir.
Prof. Dr. Cemal Çevik - Medikal Akupunktur kitabından alıntıdır.
(Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2002 yılında, Prof. Dr. Cemal Çevik önderliğinde Akupunktur Eğitimi başlamıştır. 17.10.2002 tarihinde akupunktur yönetmeliği yenilenmiş ve muayenehane esasları belirlenmiştir. 27.10.2014 tarihinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği adı altında diğer yöntemlerle birlikte akupunktur en son haliyle gündemdedir. Akupunktura emeği geçen değerli hocalarımız:Uz.Dr.Baki Dökme,Uz.Dr. Nüzhet Ziyal, Prof.Dr. Abdulkadir Erengül, Uz.Dr. Mehmet Fuat Abut, Prof.Dr. Cemal Çevik ve bir çok hocamıza akupunkturu bugünlere getirdikleri için teşekkür ediyor, saygılarımızı sunuyoruz.)