Akupunktur, vücut yüzeyindeki bazı nokta veya noktaların iğnelenmesi ile hastalıkları tedavi etmeyi amaçlayan bir tedavi tarzıdır. Ülkemizde daha çok ağrı giderilmesinde kullanılan bir tedavi şekli olarak bilinmektedir. Halbuki akupunktur sadece semptomları ortadan kaldıran değil hastalıkları tedavi eden bir disiplindir. Akupunktur noktaları, vücut yüzeyindeki (deride) çizgisel meridyenler, kanallar üzerinde yerleşmişlerdir. Bu noktalar günümüzde iğne, ultrasound, ışık veya elektrik akımı ile uyarılırlar. Akupunktur tedavisi bu noktaların etkilenmesine dayanmaktadır. Akupunktur, Latince bir kelime olup iğne manasına acus ile delmek- iğnelemek manasına gelen punctura kelimelerinden türemiş batı dillerinde acupuncture halinde kullanıma girmiştir. Türkçeye iğnelemek olarak tercüme edilebilir.

Mevcut tıbba başlangıçta çok aykırı gibi gözükse de tıbbi bilgilerimizi yeniden ciddi bir şekilde gözden geçirdiğimizde akupunkturun hiç de aykırı olmadığını görmekteyiz. Belki de akupunktur tıbbın yeniden yorumlanmasına sebep olacak bir geçmiş bilimidir. Geçmiş bilimidir, zira çok eski zamanlarda bu kadar noktanın, meridyenin ve prensiplerin ortaya çıkması geçmişte büyük bir medeniyetin yaşadığını düşündürmektedir. Hayret verici bir mükemmellikteki bir sistemle karşı karşıyayız. Mühendislikte Mısır piramitlerinin yeri neresi ise tıpta da akupunktur böyle bir yere sahiptir. Artı olarak günümüzde de kullanılmaktadır. Batı tıbbının mekanik bir bakışla bir makine olarak gördüğü insan vücudunu akupunktur ruh ile beraber düşünür. Eğer böbrekleriniz ile ilgili bir probleminiz varsa korkuya açık, dalağınızla ilgili bir probleminiz varsa hep kötü bir şeyler olacakmış gibi kaygılı bir yapınız var demektir. Tedavi esnasında hem organ, hem de organın hastalanması ile ortaya çıkan psikolojik sorun çözümlenmeye çalışılır. Akupunktura göre her hastalığın kendisine has bir psikolojisi vardır. Batı tıbbında bedenin rahatsızlık veren kısmı tamir edilebilir ise edilir, yoksa alınır. Akupunktur, bütüncül bir yaklaşımla, modern tıbba, insanın parçalarının tek tek toplamından oluşmadığını, her parçanın bütün içerisinde birbiri ile ilişkili olduklarını ve tedavide mühim olanın bütünlüğün muhafaza edilmesi olduğunu bildirmektedir.